Connect with us

EKONOMİ

Türk Lirası Sadece İktidar Yüzünden mi Değer Kaybediyor?

Türk Lirası Sadece İktidar Yüzünden mi Değer Kaybediyor?

Dünya Basın Federasyonu Üyesi ve A Haber Ajansı’nın Genel Yayın Yönetmeni Gazeteci Ferhat Aydoğan kaleme aldığı köşe yazısında “Karar verin, derdiniz ekonomi mi, milliyetçilik mi, birilerine uşaklık ve siyasi itibarsızlaştırma, çamur atma çabası mı? “ dedi.

Türkiye’de hem halkın büyük bölümü hem de muhalefetteki partiler Türk Lirasının değer kaybetme nedeni olarak iktidarı suçluyor. Dahası, iktidar eleştirisi üzerinden her suçu Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a yüklüyorlar. Evet, ülkedeki ana kararların çoğunluğu Cumhurbaşkanı’nın elinden çıkıyor fakat kimse arkasına bakmıyor. Unutulmaması gereken ilk şey, Cumhurbaşkanı ekonomi eğitimi almış, ekonomiyle ilgili kariyeri olan bir isim değil. Saf siyasetçi, hayatı siyasetin içinde geçmiş, 2016 yılına kadar da yerli yabancı her kesimin çok iyi bir siyasetçi olarak adlandırdığı bir isim.

Ekonomi’nin bugünkü hale gelmesi bir anda olmadı. Rahip krizi, Reza Zarrab’ın sözde “itirafçı” olarak Türkiye aleyhine ABD’nin talepleri doğrultusunda konuşmaya, delil yaratmaya veya kendi işlediği suça bakanları, siyasileri dahası Türkiye’yi dahil etmeye hazır bir silah haline dönmesi, ABD güdümü ve himayesindeki FETÖ’nün hain girişimi, yine FETÖ’nün devlet kurumlarına sızarak yarattığı tahribat…. Fetullah Gülen ve ekibini AKP mi destekleyip büyüttü? Fetullah Gülen AKP öncesinde yok muydu ya da AKP öncesi her siyasi parti ayağına gidip daha fazla “oy” için el pençe divan durmadı mı? Tıpkı bugün ekonomide olduğu gibi FETÖ konusunda da diğer konularda da AKP ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tek hedef haline getiriliyor.

Dış güçler derken insanlar her seferinde “şimdi mi?” diye tepki gösteriyor fakat yaşanan olayları bir sıraya koyup, bu olayları kimin desteklediğini ve bir zaman dilimi bütünlüğü yaratıp yaratmadığına bakmıyor. Bakınız efendiler, bir tarafı, bir kişiyi suçlamak yerine durup biraz geriye bakınız…

Yaşanan ekonomik sorunların derinleşmesinde en büyük sorunlardan biri muhalefet partilerinin ekonomi üzerinden iktidar savaşı verme çabasıdır. Bunu her konuda olduğu gibi ekonomide de yapıyorlar. Sizin ülkeniz “serbest piyasa ekonomisi”ni benimsemiş bir ülkeyse ve her sorunda ülke halkı ve siyaseti kutuplaşıp kendi aralarında “senin yüzünden” savaşı veriyorsa, 5. dünya ülkesi de olsanız, hiçbir değerli kaynağınız olmasa dahi bu bölünmüşlüğünüzden faydalanmak isteyecek onlarca ülke ve global şirket olacaktır. Bu, “Sadece Türkiye’yi mi kıskanıyorlar, Türkiye mi dünyanın derdi?” olayı değildir. Bu, dünya üzerinde her ülke için geçerli olan “Milli Çıkar” meselesidir. Siz uygun ortam verdiğiniz sürece her türlü yol ve aracı kullanarak size saldıran çok olur, olmuştur, oluyor ve olmaya devam edecektir.

Sayın Devlet Bahçeli neden AKP ile ittifak kurma yoluna gitti? Devlet Bahçeli ve Recep Tayyip Erdoğan her konuda aynı görüşü mü paylaşıyordu? Hayır, ülküsüne sahip çıkan, millet ve ülke için her şeyini feda edecek ilk isim olan Devlet Bahçeli, yukarıda anlattığım süreci çok önceden gördü. Dolayısıyla, karşıda durup siyasi kutuplaşma ve çatlağı daha da büyütmek yerine ittifak olup “ortak” bir çözüm, “birlikte” bir mücadele ve “fikir alışverişi” yaparak ülke yararına bir siyaset yürütme yolunu seçti. Keza, ancak bu şekilde içinde bulunduğumuz süreçten daha az yarayla çıkabilirdik.

Ülkede belli sistem sorunları olduğu konusunda herkes hemfikir. Muhalefet ve parti gözetmeksizin tüm vatandaşlar, meyve sebze halleri, büyük market zincirleri, toptancılar, üretici ile vatandaş arasındaki tedarik zinciri konusunda birçok şey söyleyecektir eminim. Bu sorunları görmezden gelip, iktidar olabilmek, adeta “kin” güderek biraz olsun “oy” arttırabilmek için ekonomideki zorlukların ve sorunların tek suçlusunu Cumhurbaşkanı olarak ilan etmek insanlık ve akıl dışıdır.

Evet belki ekonomik kurtuluş savaşı vermiyoruz fakat bir savaş vermeye çalıştığımız net. Serbest piyasa ekonomisini benimseyen, kabul eden de AKP veya Recep Tayyip Erdoğan değil. Hükümet benimsenen sisteme göre hareket edip özel sektörü rekabetçi hale getirse, atıl kalmış üretim veya hizmet kurumlarını özelleştirse “hain” ilan ettiler. Hükümet bu sisteme karşı durup, “Kardeşim bu şekilde sömürülüyoruz, kur silahından korkup tonla parayı faiz adı altında hava parası olarak vermemeliyiz” dese yine “hain” ilan ediyorlar.

Continue Reading
Click to comment

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir