SİYASET
Recep Tayyip Erdoğan’dan Kılıçdaroğlu’na ‘başörtüsü’ yanıtı: ‘Eğer dürüstsen, samimiysen gelin çözümü anayasa düzeyinde sağlayalım’
Partisinin grup toplantısında konuşan AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kılıçdaroğlu’nun ‘başörtüsü’ hamlesini hedef aldı. Erdoğan, “Eğer dürüstsen, eğer samimiysen, şayet bu zat temel bir insan hakkı olan başörtüsü meselesini ülkenin gündeminden kati suretle çıkarmakta samimiyse, gelin çözümü yasa değil, anayasa düzeyinde sağlayalım” dedi.
Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin yeni yasama yılınıdaki ilk grup toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Konuşmasının tamamını başörtüsü, CHP ve Kılıçdaroğlu’na ayıran Erdoğan, CHP’nin başörtüsü ve kılık kıyafet konusunda yasal güvence sağlayan kanun teklifini hedef aldı, ‘anayasa’ çağrısı yaptı.
“ADAM GİBİ ADAMSAN, ANAYASA DÜZEYİNDE ÇÖZELİM”
Bugün Türkiye’de başörtüsü diye bir meselenin olmadığını söyleyen ve ana muhalefet partisini ‘istismar siyasetiyle’ suçlayan Erdoğan, uzun süredir gündeminde olan ‘anayasa değişikliğini’ de ‘başörtüsüne’ bağladı.
Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:
“Madem bu meseleyi gündeme getirdi… Eğer dürüstsen, eğer samimiysen, şayet bu zat temel bir insan hakkı olan başörtüsü meselesini ülkenin gündeminden kati suretle çıkarmakta samimiyse, gelin çözümü yasa değil, anayasa düzeyinde sağlayalım. Dürüstsen, adam gibi adamsan gel, bunu böyle yapalım. Gerisi CHP ve başındaki zatın derdidir. Aile kurumumuzu güçlendirecek ilave değişiklikler de yapalım.”
“Meclisimizin 2008 yılında ortaya koyduğu bir irade de mevcuttur” diyen Erdoğan,“O dönemde hazırladığımız 5735 sayılı anayasa değişikliği teklifini kamuda çalışmayı da kapsayacak şekilde, bu hususta aksi yönde düzenleme yapılamayacağı açık kaydı ile yeniden çıkaralım” ifadelerini kullandı.
CHP’Lİ BELEDİYELERİ HEDEF ALDI
Erdoğan’ın konuşmasından öne çıkan satırlar şu şekilde:
“Biz ne kadar sahayı sıkı tutarsak. Milletimizi özellikle yalanlarıyla ve çarpıtmalarıyla yönlendirmek isteyenlerin gayreti akamete uğrayacaktır. Genel merkezimizle, milletvekillerimizle bir yandan Ankara’daki çalışmalarımızı yürütücek, bir yandan tüm şehirlerimize giderek milletimizle kucaklaşacağız. Amacımız milletimizi seçimden seçime hatırlayanlarla aramızdaki farkı göstermektir.
Bizim için kimin ne yaptığının, kimin ne söylediğinin, kiminle beraber olduğunun önemi yoktur. Biz kendi işimize bakacağız. Biz kendi sorumluluklarımızın gereğini yerine getirmeye bakacağız. Birileri ülkenin geleceğini ve menfaatlerini düşünmeden ikiyüzlü tavırlar sergiyelebilir. Ama bizim milletimize ‘ne aldatanlardan ne de aldananlardan’ olmama sözümüz var. Bunun için ne söylüyorsak yerine getirmek, ağzımızdan çıkan her şeyi ölçüp biçerek ifade etme mecburiyetimiz var. Muhalefetin seçim öncesi söyledikleriyle seçim sonrası yaptıkları arasındaki devasa uçurumu belediyelerde görüyoruz. Millete vadedikleri hiçbir sözün arkasında duramadılar. Buna rağmen de hala kendilerine ait olmayan işleri sahiplenerek ortalıkta gezebiliyorlar. Yalan bunlarda. Milletimizin önüne yeni bir vizyonla, yeni bir programla, yeni projelerle çıkabilen tek partiyiz. Tek ittifakız. İnşallah seçim süreci ilerledikçe vizyonlarımızı, programlarımızı, projelerimizi daha ayrıntılı şekilde milletimizle paylaşacağız.”
“BAZI GERÇEKLERİ PAYLAŞACAĞIM”
“Bugün ekranları başında milletimiz bizi heyecanla dinliyor. Bazı gerçekleri paylaşacağım ve seçimlere kadar önümüzde yaklaşık sekiz aylık bir vakit var. Meclis’in seçim sürecinin başlamasıyla çalışmalarına ara vereceğini düşündüğümüzde yaklaşık beş aylık bir yasama dönemi geriye kalıyor. Bunları tamamlayacak milletimizin önüne çıkmayı planlıyoruz. Milliyetçi Hareket Partisi’yle birlikte sıkı bir mesai ile gündemimizdeki tüm düzenlemeleri yasalaştıracağınıza inanıyorum. Şimdiden teşekkür ediyorum.
Biz de bu salondaki son grup toplantımızı yaptığımız 15 Haziran’dan bugüne kadar katıldığımız pek çok programla ülke ve milletimize hizmet etmeyi sürdürdük. Projelerin açılış heyecanını milletimizle beraber yaşadık diğer yandan Türkiye’nin uluslararası alandaki gücünü perçinleyecek temaslarda bulunduk. 3.5 aylık dönemdeki bu çalışmalarımızı kısa bir video ile hatırlayalım. Milletimize söz verdiğimiz şekilde güçlü Türkiye’yi tuğla tuğla örüyor, ilmek ilmek dokuyoruz. Ülkemizi 20 yılda asırlık hizmetlere kavuşturduğumuz gibi Türkiye yüzyılını da gerçekleştireceğiz.”
HEDEFİNDE YİNE MUHALEFET VAR
“Birilerini görüyorsunuz, toplanıp toplanıp dağılıyor. Bırakın memleketin meselelerini, kendi meselelerini bile çözemiyorlar. Biraz önceki videoda da gördüğünüz gibi şehir hastanelerinden yollara, toplu konut projelerinden sosyal destek programlarına her alanda yeni icraatları devreye alıyoruz.”
KILIÇDAROĞLU’NA: EY BAY KEMAL, SENİN GİDECEK YERİN VAR MI?
“Malum zat bir zamanlar SSK’nin genel müdürlüğünü yaptı. Onun döneminde malum, hastane odaları pislikten geçilmiyordu ve hastalarımız kan revan içinde kalıyorlardı. Hepsi bir tarafa, rehine alma dönemi vardı. Hastalar ölüyor ve rehine alınıyorlardı. Nerede? SSK kurumunun hastanelerinde. Ey Bay Kemal, senin gidecek yerin var mı?”
“REFAH KAYBINI TELAFİ ETME SÖZÜMÜZÜ YERİNE GETİRİYORUZ”
“Bütün umudunu ekonomideki sıkıntılara, özellikle enflasyona bağlayanların heveslerini kursaklarında bırakacak hazırlıklarımızı sürdürüyoruz. Her bir insanımızın refah kaybını telafi etme sözümüzü aşama aşama yerine getiriyoruz. Sizden şu hususta vatandaşlarımızı ikna etmenizi istiyorum; Türkiye bir süredir çok ciddi sınamalardan geçmekte midir? Geçmektedir. Bu sınamaların milletimizin hayatına yansıyan olumsuzlukları var mıdır? Vardır. Çözümü mümkün müdür? Mümkündür. Bu sorunların çözümünü sağlayacak tek parti yürütme partisi AK Parti, tek ittifak Cumhur İttifakı mıdır? Evet.”
“ULUSLARARASI KURULUŞLAR, BÜYÜME TAHMİNLERİNİ YÜKSELTİYOR”
“Salgın oldu, üretime ara vermedik. Savaş çıktı, ihracatta gaza basmaktan vazgeçmedik. Küresel ekonomik kriz gelişmiş ülkeleri dahi sarsarken biz büyümeyi sürdürdük. Geçtiğimiz yıl yüzde 11, bu yılın yarısında yüzde 7.5 büyüme oranlarımızla dünyada ilk sıralarda yer aldık. Birçok yerde ekonomik durgunluk ve daralma tartışmaları yapılırken, uluslararası kuruluşlar ülkemizle ilgili büyüme tahminlerini sürekli yükseltiyorlar. İnsanlarımızın aşını, işini öncelik aldığımız ekonomi programımıza devam ediyoruz. Sosyal konut projesi gibi adımların, vatandaşlarımızı uygun şartlarda ev sahibi yapmakla beraber kalkınmaya da katkısı olacaktır.
Yılbaşından sonra hem makroekonomide hem çalışanların maaşlarına yapacağımız zamla, ülkemizde güzel rüzgarların esmesini sağlayacağız. Eskilerin dediği gibi; sen doğru ol, eğri belasını bulur. Dünyanın önde gelen iktisatçıları, ülkemizdeki tek tük de çıksa vicdan sahibi ekonomistler de aynı çizgiye gelmeye başladılar.”
KILIÇDAROĞLU’NUN BAŞÖRTÜSÜ ÇIKIŞINI HEDEF ALDI
“CHP’nin başkanı yaptığı açıklamayla bizim ömrümüzü verdiğimiz mücadeleyle adım adım çözdüğümüz başörtüsü meselesiyle güya günah çıkarıyor, güya yeni bir teklif getiriyor. Gerçi dün açıkladıkları kanun teklifiyle önceki akşam atıp tuttukları arasında dağlar kadar fark var. Yine de biz, söz üzerinden gidelim. İstiyorum ki, milletimizi de aydınlatalım. Doğrusu bu zatın neden böyle bir teklifle ortaya çıktığını anlamakta zorlandık. Çünkü biz bu sorunu ülke gündeminden çıkartık. Şu an böyle bir mesele var mı? Hayır. Ülkemizde şu an kamuda veya özel sektörde çalışan hakiminden savcısına, akademisyeninden polisine hiçbir hanım kardeşimizin böyle bir sorunu var mı? Hayır.
Türkiye, bir dönem Meclis’e başörtüsüyle girdiği için Ey CHP, senin fikir baban, şimdi ebedi alemde… ‘Haddi bildirilmeye davet edilen’ milletvekilleri görmüştür. Siz de bunu alkışlamıştınız? Hep birlikte ayağa kalkıp alkışlamıştınız? Bugün seçilmişlerle ilgili böyle bir sıkıntı var mı? AK Parti + Cumhur İttifakı, bu doğrultuda attığımız her adımın kazananı Türkiye olmuştur, her bir insanımız olmuştur.
Ya Kemal, doğru ol be. Yanına bir iki tane başörtülü bayanı alıp onlara rozet takmakla bu işi çözdüğünü veya çözebileceğini mi sanıyorsun? Dürüst ol dürüst, adam gibi dürüst ol. İstismar siyaseti yaparak milletin karşısına çıkma. Bu zatın, artık yaşanmayan bir sorunla ilgili bir geceyarısı ortaya çıkıp kanuni düzenleme teklif etmesinin gerisindeki riyakarlığı görüyoruz da başka ne hesap var? Şimdi CHP’nin ve Kılıçdaroğlu’nun başörtüsü meselesindeki yaklaşımlarını bir video ile hatırlatmak istiyorum.
Bugün Türkiye’nin gündeminde, verdiğimiz mücadele sayesinde başörtüsü meselesi diye bir mesele kalmamıştır. İşin esasına bakılacak olursa genelde kılık kıyafet ve özelde de başörtüsü meselesi ne yasa ne de anayasa konusu olmaması gereken tabi bir haktır. Ne diyor; ‘Devletin kurumlarına bu şekilde girilemez.'”
“BENİM KIZLARIM BU İŞİN MAĞDURURİYETİNİ ÇEKTİLER”
“Meclisimizin tarihinde ender görülen bir uzlaşmayla hayata geçirilen anayasa değişikliği birilerini öyle rahatsız etmişti ki; birileri “411 el kaosa kalktı” manşetleri atmıştı. Bu değişikliğin iptali için büyük bir keyifle Anayasa Mahkemesi’ne götüren kişi kimdi biliyor musunuz? Bizzat Kılıçdaroğlu’nun ta kendisiydi. İşte ismi, işte imzası. Ey Kılıçdaroğlu, dürüst ol dürüst. Artık bu yalanların yetti ya.
Şimdi yanına birkaç tane başörtülü kardeşimizi öyle veya böyle yanına alıyorsun, onlarla beraber resim çektiriyorsun, onlarla beraber milletimizi aldatmaya gayret ediyorsun. Kılıçdaroğlu, benim kızlarım bu işin mağduriyetini yaşadı. Ve ben, kızlarımın bir tanesini, üstelik de imam hatipte, İstanbul’da okutamadım. Çünkü oradaki yönetim sıkıntılıydı, Türkiye’nin bir başka vilayetine göndermek suretiyle kızım oradaki imam hatipte öğrenimini tamamladı. Bunu ben çektim, kızlarımla çektim, yeğenlerimle çektim. Anneleri, kapılarda günlerce, aylarca nöbet tuttular. Çünkü polisler, emirlere uyarak istenmeyen müdahaleler yapıyordu. Şimdi kanunlarla bu işi düzenleyelim, halledelim diyorsun. Sabırlı ol, bu zatın herhangi bir meselede olduğu gibi birbirine taban tabana zıt fikirleri var.”
“SENİN ANANIN BAŞÖRTÜSÜ BENİ İLGİLENDİRMİYOR”
“Kendisi bir kaset kumpasıyla bir yere gelenler, ülkemizin hayrına bir proje üretemezler. Bu meseleyi de geriden takip ediyorlar. Bizim gerçekleştirdiğimiz pek çok icraatı sanki yokmuş gibi anlatma huyları burada da kendini gösterdi. Dün söylediğini bugün inkar eden bu zatın, bugün söylediklerini yarın inkar etme potansiyelini masadaki ortakları başta olmak üzere kamuoyunun takdirine bırakıyoruz. Hükümetlerimiz dönemlerinde inanç, meşrep alanlarındaki tüm özgürlükleri CHP’ye rağmen hayata geçirdik. Başörtüsü meselesi başta olmak üzere inanç ve ibadet önündeki tüm engelleri onlara rağmen aştık. Kürt meselesi diye ülkemize giydirilmeye çalışılan deli gömleğinden onlara rağmen kurtulduk. Bizim Kürt meselesi diye bir sorunumuz yok. Benim kabinemde şu an iki tane Kürt arkadaşım var. Ama bu noktada sende dert çok. Alevi kardeşlerimizi ülkeden koparma çabalarını da akamete uğratacağız. Senin ananın başörtüsü beni ilgilendirmiyor, beni kızlarımızın başörtüsü ilgilendiriyor. Üniversitenin rektörü olacaksın, bana ananın başörtüsünü örnek göstereceksin. Oraya girecek öğrencilerimizin başörtüsü beni ilgilendiriyor.”
‘ÇÖZÜMÜ ANAYASA DÜZEYİNDE SAĞLAYALIM’
“Madem bu meseleyi gündeme getirdi… Eğer dürüstsen, eğer samimiysen, şayet bu zat temel bir insan hakkı olan başörtüsü meselesini ülkenin gündeminden kati suretle çıkarmakta samimiyse gelin çözümü yasa değil, anayasa düzeyinde sağlayalım. Talimatımı arkadaşlarımıza veriyorum. Çalışmaları süratle hazırlayacaklar, önerilerini getirecekler.”
NE OLMUŞTU?
Siyasette ‘başörtüsü’ tartışması sürerken gözler, bugün Meclis’teki AKP Grup Toplantısı’na çevrilmişti. AKP Sözcüsü Ömer Çelik, hak ve özgürlüklerle ilgili yeni aşama olacak diyerek, Erdoğan’ın bugünkü konuşmasını işaret etmişti.
Çelik, “Hak ve özgürlükler mücadelesinin öncü siyasi hareketi biziz. Mücadele ettik, bedel ödedik, geri adım atmadık. Çarşamba günü herkesi ekran başına bekliyoruz” demişti.
Kulislerde, Erdoğan’ın ‘hak ve özgürlükler paketi’ açıklayacağı konuşuluyordu.
KILIÇDAROĞLU’NDAN SONRA GELEN HAMLE
AKP’deki ‘hak ve özgürlükler’ hamlesi, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Türkiye’yi barıştırma yolu, zor ve engebeli bir yol. Bu yolda hep beraber yürümek zorundayız. Yaralardan biri de başörtüsü mevzusu” şeklindeki çıkışı ve ana muhalefet partisinin kadınların giyim kuşamını siyasetin tekelinden çıkartmak amacıyla hazırladığı kanun teklifini Meclis’e sunmasının hemen ardından gelmişti.