Connect with us

DÜNYA

II. Nebukadnezar, Filistinlilerin ve Yahudi savaşının başlangıcı

II. Nebukadnezar, Filistinlilerin ve Yahudi savaşının başlangıcı

Babil Hükümdarı II. Nebukadnezar antik dünyanın en güçlü kurallarından biri ismi Tevrat’a ve İslam literatürüne girdi Babil’in Asma bahçelerini o yaptırdı Yahudiler Onun değeri olduğunu Müslümanlar bir öküze dönüşerek öldüğünü babilliler ise adaletin Kralı olduğunu söylediler fakat şimdi Tarihin akışını baştan sona değiştirmeye hazırlanıyor, Çünkü Süleyman mabedini yıkmak ve Kudüs’ü işgal etmek üzere.

Tarih milattan önce 605, henüz yirmili yaşlarının başında olan II. Nebukadnezar mısırlıları Karkamış’ta yenip Asurlulardan kalan son düşmanlarını da yok ettikten sonra ülkesinin başkenti ne döndüğünde babası Nabopolassar’ın ölüm haberini alır, artık hükümdar olur ve film gibi bir hayat başlamak üzeredir.

Öncelikle ülkedeki marduk tapınağı’nı ve zigguratları tamir etmelerini ister. Babil halkı ve eski Sümer’den kalma olan Pagan Tanrıların Koyu şekilde bağlıdır. Tanrı Marduk en önemli tanrılarındandır, fakat ülkesinde Yeni sorunlar var gösteriyor. Mısırlıların kışkırtmasına Gelen Yahudi kralı Yehoiakim, Babil’e karşı bağımsızlıklarını kazanmak için başlattığı isyanın önderliğini yapıyor, II. Nebukadnezar, Yahudilerin bu isyanını bastırmak için meseleyi kökünden elde etmeyi planlıyor, milattan önce 598 de hızlı bir şekilde Kudüs’e giren Kral isyanı baktırmış ve Yahuda kralını ailesini, Kraliyet görevlilerini Savaşçıları ve sanatkarların Sürgüne göndermiştir. II. Nebukadnezar Bu küçük grubun sürgününden sonra, Başka bir kişiyi kral tayin etmiştir. Ne var ki o da Mısırlıların kışkırtmalarına kapılarak yeni bir isyan başlatır, Yahudiler durmak bilmemektedir, II. Nebukadnezar bu olay sonrasında yahuda’nın bir daha isyana kalkışması içini komutanlarını 587 yılında Kudüs’ü yerle bir etmek için görevlendirir.

Komutanlar Kudüs’ü ele geçirdikten sonra Süleyman mabedini yıkarlar, şehrin duvarları dahi yok ederler. kralın gözleri önünde oğullarına öldürürler, kralın da gözlerini kör ettikten sonra Zincire vurarak Babil’e götürürler, Ayrıca bu Sürgünde Bir öncekinde olduğu gibi sadece soylular değil halkın da çok büyük bir bölümü Babil’e götürür.

Sürgün ve Yahudi coğrafyasının yok edilişi sonucunda Kudüs Yahudilerin tabiriyle Dul bir kadın gibi kalmıştır eski ahit’te 137. Mezmur da şu yazmaktadır..

137. Mezmur

1Babil ırmakları kıyısında oturup
Siyon’u andıkça ağladık;
2Çevredeki kavaklara
Lirlerimizi astık.
3Çünkü orada bizi tutsak edenler bizden ezgiler,
Bize zulmedenler bizden şenlik istiyor,
“Siyon ezgilerinden birini okuyun bize!” diyorlardı.
4Nasıl okuyabiliriz RAB’bin ezgisini
El toprağında?
5Ey Yeruşalim, seni unutursam,
Sağ elim kurusun.
6Seni anmaz,
Yeruşalim’i en büyük sevincimden üstün tutmazsam,
Dilim damağıma yapışsın!
7Yeruşalim’in düştüğü gün,
“Yıkın onu, yıkın temellerine kadar!”
Diyen Edomlular’ın tavrını anımsa, ya RAB.
8 Ey sen, yıkılası Babil kızı,
Bize yaptıklarını
Sana ödetecek olana ne mutlu!
9Ne mutlu senin yavrularını tutup
Kayalarda parçalayacak insana!

Yahudilerin Babil sürgününün günümüze uzanan büyük çaplı sonuçları olmuştur. bunlardan bir tanesi bölgedeki Yahudi nüfusunun Sürgün edilmesi ile birlikte Kudüs ve Filistin dolaylarına yerleşmeye başlayan Arapların sayısı artmış. Bu da günümüz Filistin, İsrail Savaşları’nın en temel nedenlerinden biri olmuştur. israil-filistin savaşları tarihin en uzun kavgası olarak kabul ediliyor ve günümüzden 2500 3000 yıl öncesine kadar uzanıyor. Antik insanlığa kadar Geçmiş olan bu savaşın soğuk kuşak sahipleri ise bizleriz.

Aslında, Filistin adına ilk kez Mısır firavunu III. Ramses’in milattan önce 1109 yazdırdığı kitap ede rastlanır ve Filist isimli birdiniz kavminden bahsedilir. Ancak kökenleri şaibelidir, bu halkın yani Filist derin yerleştiği bölgeye Filistin denilmeye başlamış ve daha sonra hem Yahudilerin hem Arapların bölgeye göçü tarihin bu kavgasını başlatmıştır.

 

Yahudilerin II. Nebukadnezar tarafından Babil’e sürülmeleri nin bir çok önemli sonucu daha var, Yahudiler ülkelerini Kral Davut’un kurduğuna ve Davut krallığının devamlılığına Kudüs’ün asla düşman eline geçmeyeceğini inanıyorlardı. Ayrıca Yahudi inancına göre tanrı Yahve (YHVH) ‘nin ikamet ettiği yer Kudüs’tü. Kral Davud burayı Yeruş isminde bir kavimden aldığı için Kudüs yeruşalim olarak da bilinir, Davut imar ettirmiş tanrının ikametgahı ve ahit sandığı için yer yaptırmak istese ‘de bu ona değil oğlu peygamber Süleyman’a nasip olmuştur.

Bu bağlamda Kudüs’ün yerle bir edilmesi ve babillilerce Süleyman mabedinin yani tanrının evinin yıkılması ve Yahudilerin Sürgüne gönderilmesi Onlar için büyük bir trajedi olmuş yani durumu tanrının Günahlarından dolayı kendilerini cezalandırması olarak ifade etmişlerdir.

Her ne kadar Kudüs gibi büyük bir şehirden Sürgün edilmiş olsalar da Babil için tarif edilemeyecek kadar muazzamdır devasa surlar, tapınaklar, kütüphaneler, yemyeşil bahçelerle ve çeşitli kaynaklardan oluşan kozmopolit yapısıyla daha önce karşılaşmadıklarını kadar ihtişamlı. O kadar ki II. Nebukadnezar Babil’in Asma bahçelerini yaptırmıştır, Dünyanın 7. harikasından birinin II. Nebukadnezar  çok sevdiği karısı met ülkesinden gelmiş olan Amitis’in ülkesindeki yeşili özlemesi üzerine ona olan aşkından dolayı Muazzam Bahçeler yaptırdığı anlatılır.  bu İddia Babilli rahip tarafından da kalem olarak onaylanmıştır.

Ancak bugün bu bahçelere dair anlatılanlar dışında arkeolojik delil maalesef elimizde yoktur, tarihi kayıtlarda II. Nebukadnezar’ın karısı Amitis ya da diğer eşlerinin de adı geçmez. Bu nedenle efsane mi gerçek mi sorusu ile karşı karşıyayız! Ancak II. Nebukadnezar’ın ilk olarak Sümerler tarafından yapılmış Tanrı Marduk için adanan, Babil Kulesi’ni yeniden inşa ettirdiğini biliyoruz, kule temelde 90 metre genişlikte ve 90 metre yüksekliğe sahip 7 katlı bir bina kulenin çevresinde rahip Sarayları, ambarlar konuk odaları, Tanrım Marduk adına yapılmış bir diğer tapınak olan Aslanlı Geçit ve dini tören yolu vardır.

Homeros Babil’e yaptığı yolculukta kulenin büyüklüğünü ayrıntıları ile tarif etmiştir, zaten II. Nebukadnezar gerçek bir mimardır. Babil için yaptıklarını şöyle anlatıyor;

uzak diyarları, uzak dağları, yukarı denizden aşağı denize dik patikaları, açılmamış Yolları, hareket etmenin mümkün olmadığı yerleri, tutunacak zemin olmayan yerleri, zor yolları, susuz yolculukları, geçtim, ve İthalat sizli devirdim; düşmanlarımı Esir Aldım, kontrol altına aldığım toprakları ve insanlarız zenginleştirdim.

II. Nebukadnezar yaptırdığı bazı İnşaat çalışmaları bir silindire yazdırmış

Gelecekteki kralların onun keşfedeceği umuduyla göndürmüştür..

Şu ünlü Babil kapısını bilirsiniz bir kısmı İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde olan ve bir kısmı da British Museum sergilenen. Büyük İskender bile Darius’u yendiğinde Babil’e girdiğinde, Bu kapıların içinden hayranlıkla geçmiştir. Onlar II. Nebukadnezar’ın yeniden inşa ettirdiği ve güzelleştir eserler. Bu kapı Tanrım Marduk için adanmıştır.

Böylelikle II. Nebukadnezar, Marduk, Mezopotamya panteonundaki diğer tüm tanrılara göre yüceltmiştir,  Kitabeler II. Nebukadnezar’ı Tanrım Mardu’un gözdesi kainatın Kralı ufuktan gökyüzüne kadar hiçbir düşmanı olmayan, gibi kavramlarla Ve Tanrı Kral ve Babil şehri arasında azametli bir bağ yaratması Dolayısıyla onurlandırır. Yazıtlar II. Nebukadnezar kanal sistemini Herkül kuvvetinde bir emeğin ürünü olarak tarif eder.

“Babil’in yanı sıra, yeryüzünün büyük kıyılarını düzenledim. Denizin azametli dalgalarına benzeyen tahrip edici suyun büyük sellerini dize getirip akışını sağladım.”

Tüm bu İhtişam ve Yahudi Tanrısı Yahve’nin pagan Tanrısı Marduk karşısında yenildiği düşüncesi, Yahudilerin bir kısmının Tanrı Yahve’den ,Tanrı Marduk’a dönmelerine neden olmuştur.

Bu aslında şaşılacak bir durum değildir, Çünkü Tevrat’taki Tanrıya Yahve günümüzdeki gibi kusursuz güce sahip bir tek tanrı değildir, diğer ilk tek tanrılı gibi Tevrat’ın Tanrısı Yahve insani özellikler taşıyan, kızan, sinirlenen, bazen yalan söyleyebilen bir tanrıdır. Tevrat’ın yazıldığı dönemlerde insanlar ” insan suretindeki tanrılardan” soyut tanrılara yeni yeni geçiyordu. Yahudi halkı ve bilginleri 50 yıla yakın bir süre Babil de kalacakları Sürgünde Yeni bir şey daha keşfettiler, bu da Babil deki kökeni Sümerlere kadar uzanan Yeni Bir Dünya görüşür. Yahudilerin bugün eski ahit olarak adlandırdığımız kitapları Babil sürgünün ‘den önce henüz tam olarak derlenmemiş ve birçok bölümü de yazılmamıştır. Babil sürgününde yavaş yavaş kimliklerini kaybettiklerini gören Yahudiler burada dinlerini güçlendirmek ve yeniden oluşturmak gereksinimi duydular ve bugünkü Tevrat’ın büyük bölümü Yahudi din adamları tarafından evlerinden uzakta Babil’de yazıldı ve işte Tevrat’ta bugün karşımıza çıkan akıl dışı hikayelerin yine çok büyük bir bölümü bu şekilde Sürgün döneminde girdi.

Sümer, Babil mitolojisi etkisini Bu nedenle görüyoruz;

Şabat “Yani cumartesi günleri hiçbir iş yapılmaması paraya dokunulmaması ve bunu yapanların büyük cezalara çarptırılması, Babil sürgünü zamanında şekil almıştır”

Bugünün cumartesi olması daha bilgilerden geçmiş. babilliler her ayın 7. gününde Şabato adında bir kusmama yaparlardı, Bu üzgünlüğü ve Nefis terbiyesini ifade eden ve Satürn gezegenine adammış bir gün kelimesi Yani cumartesi buradan gelmektedir.

Satürn kötü güçlerin temsilcisiydi. Yahudilerin, Babil sürgününde katılımı önlemek için kendilerine Aynı günde yeni bir atıp da bulunmuşlardır. Cumartesi günleri bir araya gelmek ve ibadet etmek milletin yok olmaması için önemli bir etkinliktir, nerede bir araya geleceklerdi? kendileri Kudüs’teki yıkılan Süleyman mabetten çok uzaktaydılar ve bu durum ne Sinagogların doğmasını sağladı. Burada hayatımıza Yahudi peygamberlerden biri daha gidiyor. Hezekiel peygamber. Eski ahit çok uzun bir süreçte yazıldığı için içerisinde birçok Yahudi peygamberin kitabı da barındırmaktadır.

Hezekiel peygamber ölümü de bunlardan biridir. Normal’de Süleyman Mabedi dışında bir tapınak inşa edilmesi Yahudilerce yasakken Hezekiel kitabına göre Babil’de Yahudiler önce ve Hezekiel evinde toplanarak ibadet etmeye başlarlar. Hezekiel evindeki Bu toplantılar resmileştikçe ev dışındaki bir tapınakta toplanma gereksinimi duyulur işte ilk sinagoglar Böyle vücut bulur.

Babil’in gücü ve kozmopolit yapısında etkilenmek istemeyen Yahudiler kurallarının keskinleştirme ve dini yaptırımlarını arttırmaya karar kılmışlardır. Sosyal psikolojide toplumsal Disiplin ve dinsel baskı ne kadar artarsa grubun kemik yapısı da öyle sertleşecek. Yine sünnet Yahudilere, Babil döneminde zorunlu olmuştur. Aslında Yahudiler sünneti Mısır’dan biliyorlardı, keza Mısır metinlerinde ve Mısır hiyeroglifleri üzerinde sünnet uygulamalarının tahsil edildiğini biliyoruz. Anadolu medeniyetlerinde ve Mezopotamya’da da zaman zaman uygulanan bir tedavi yöntemi bazen dinsel bir ritüeldir. Ancak babilliler sünnet olma aldı ve Yahudiler Babil döneminde sünneti bir zorunluluk haline getirerek diğer kavimlerden kendilerini ayıracak olan bir işaret olarak kullanmaya başladılar. çocukların doğduktan hemen sonra sadece 8 günlük olduklarında sünnet edilmesi emri bu yüzdendir.

Tevrat’ın Yaratılış ve Mısır’dan çıkış kitabı bölümlerinde çok sert yaptırımlar uygulanmaktadır, sünnet olmayanlar dışlanacak, kız alamayacak ve bayramları katılamayacak tır ve yine bu dönemde ilk defa Yahve, Yahudi tanrısı sadece Süleyman mabedinde ikamet eden değil her yerde var olan bir tanrı olmuştur.

Kudüs yerle bir edilmiş, yıkılmıştı. Demek ki Yahvenin bir mekana ihtiyacı olmamalıydı. Tarihteki ilk her yerde hakim olan Tanrı Fikri öyle gelişti.

TUFAN İNANIŞI!

Tufan inanışı da bu dönemde Eski Ahit’e giriyor, Babil sürgünün ‘den sonra Yahudilerin büyük bir Tufan ‘a inandığını görüyoruz ne hikmetse babillilerin öncesi olan Asurlara, Sümerlere kadar uzanan biri Mezopotamya inanışı olan Tufan mitolojide detayları ile anlatılmaktadır.

Efsaneye göre insanlar öyle çoğalmıştı ki Tanrılar onların gürültü yaşamasından uyuyamaz olmuşlar, bunun üzerine ört büyük tarzı bu insanları bir Tufan’la yok etmeye karar vermiş. Bilgelik Tanrısı Enki yarattıkları insanların ortadan kaldırılmasına çok üzülüyor ve Şuruppak şehrinde yaşayan Utnapiştim‘ in evinin duvarından seslenerek Tanrıların bir Tufan yapmaya karar verdiklerini, Bir Gemi yapılmasını söylüyor geminin tarifini verir Utnapiştim söylendiği şekilde gemiyi yedi günde tamamlıyor Utnapiştim içine ailesini, akrabalarını, sanatçıları, kırların evcil ve yaban hayvanlarını dolduruyor.

Geminin kapısı kapanır kapanmaz şiddetli bir fırtına ile birlikte Yağmur boşalıyor, sular yalnız gökten boşalmakta kalmıyor yer tanrıları da yerden su fışkırtmıyor. Tufan öyle azgınlaşıyor ki Tanrılar bile korkuyor. Bu Kıyamet 6 gün 6 gece sürdükten sonra 7. gün Gemi Nisir Dağı’na oturuyor. Gemi içerisinden bir güvercin salıyor dışarı çıkıyor konacak yer bulamadığı için geri dönüyor, Daha sonra bir kırlangıç gönderiyor Fakat o da geri geliyor, son olarak uçurduğu Kuzgun geri Dönmeyince dışarı çıkıyorlar tüm bunlar gözünüze tesadüfi bir benzerlik olarak gelebilir. Ancak her biri Yahudilerin Babil sürgününden sonra kitaplarına girmiş olan ifadeler.

HZ ADEM VE HZ HAVVA YARATILIŞI!

Hepiniz Hz Havva’nın Adem’in kaburgasından yaratıldı efsanesini duymuşsunuzdur. böyle bir inanış Kur’an-ı Kerim’de yoktur ama Tevrat’ta “Rab Tanrı Adem’e derin bir uyku verdi ama uyurken Rab Tanrı onun kaburga kemiklerinden birini alıp yerini etle kapladı Adem’den aldığı Kaburga kemiğinden bir kadın yaratarak onu Adem’e getirdi Adem İşte bu benim kemiklerinden alınmış kemik etinden alınmış ettir dedi ona kadın denilecek Çünkü o adamdan alındı diye geçer” Evet tabii ki yine Ne tesadüf Sümer, Babil efsanelerinde kadının yaratılışı erkeğin kaburgasındandır.

Tüm bu gelişmeler yaşanırken beklenmedik bir durum gerçekleşir II. Nebukadnezar hastalanmıştır ve kısa süre içinde milattan önce 562 yılında Babil de ölür. 43 yıllık masalsı bir saltanat son bulmuştur. Yerine oğlu Amel-Marduk geçer fakat bu tarihten sonra Büyük Kral II. Nebukadnezar için Yahudi diasporası müthiş bir karalama kampanyası başlatacak ve cevap verme şansı olmayan II. Nebukadnezar Tüm dinlerin nazarında bir şeytana dönüşecektir. 

Özellikle Yahudilerin Babil sürgününde Yahudi toplumuna önderlik edenlerden biri olan Danyal Peygamber Tevrat’ta geçen bölümlerde tarihin gerçek kayıtları ile ilgisi olmayan ifadeler kullanacaktır. Bunlardan biri Müslümanlıkta da sıklıkla zikredilen II. Nebukadnezar ‘ın ünlü rüyasıdır! Tevrat’ta birkaç farklı haliyle geçer Efsaneye göre II. Nebukadnezar rüyasında “kentin ortasında yükselen Bir heykel görür heykelin başı II. Nebukadnezar’ın başıdır ve altındandır gövdesi gümüşten etekleri bronzdan ayakları ise kilden sonra dağdan bir kaya kopar ve II. Nebukadnezar heykelinin ayaklarına çarpar, heykel parçalanır rüzgarla dağılır ve yıkılıp gider taş ise bir dağ olur”

II. Nebukadnezar içinde Danyal Peygamberin doğduğu ülkesindeki bilgilerden bir kısmını çağırır ve rüyasını yorumlamalarını ister cevabı Danyal peygamberden gelecektir. Danyal sözlerine Şöyle devam eder Rüyanın anlamı şudur, heykelin altın başı senin krallığın Gümüş kısmı ise Senden sonra gelecek olan Krallık bu krallığın ardından Bakıra benzeyen başka bir Krallık çıkacak ve tüm dünyayı yönetecek Ondan sonra gelecek Krallık ise demir gibi güçlü olacak en sonunda bölünmüş bir Krallık ortaya çıkacak bir kısmı güçlü bir kısmı da kil gibi zayıf olacak büyük olan taş ise Tanrı’nın Krallığı, O tüm bu krallıkları yok edecek ve kendisi sonsuza dek duracak.

İnanca göre II. Nebukadnezar Danyal Peygamberi ve arkadaşların yaktırmaya karar verirken mucizevi bir şekilde elinden kurtulurlar tam olarak doğrulanmamış rivayete göre II. Nebukadnezar bu rüyanın üzüntüsü ve sıkıntısı ile depresyona girmiş ve sonunda aklını oynatmış ve sarayın bahçesinde hayvanlar gibi otlamaya başlamıştır.

II. Nebukadnezar bir öküz gibi yıllarca yaşadığı Yahudilerin eski ahit ‘de anlatılmış ve bu inanç İslam’ı da girmiştir. Buhtunnasr (Nebukadnezzar II) İslam terminolojisinde de genellikle Buhtunnasr (Nebukadnezzar II) geçmektedir. Dinsel metinler Nebukadnezzar konusunda akıl almaz abartılarla dolu hikayelere sahiptir, Kudüs’ü yağmalayan Babil ordusunun milyonlarca askerden oluştuğu yazılır, Hatta Cübbeli Ahmet Hoca YouTube kanalında kaynakları detaylarıyla anlatır, böyle anlatsa da bu kadar büyük bir Ordu o yıllarda imkansızında imkansızdır. eski ahit kökenli islam anlatılarında Nebukadnezzar ‘ın başarılarından dolayı artık kendini Tanrı olarak gördüğü ve Nemrut benzeri bir krala  dönüştüğü Yahudilere Dolayısıyla insanlara büyük sorunlar gerçekleştirdiği ifadeleri kullanılmaktadır.

Halbuki sınırlı sayıdaki arkeolojik kanıta göre durum pek de böyle değildir, milattan önce 587 defa bile sürgün edilen Yahudilerin büyük çoğunluğu 50 yıl sonra dönüş Fermanı yayınlandığında kalmayı seçmiş ve burada yaşamlarına devam etmişlerdir. çünkü hem devlet kademelerinde önemli bir konuma gelmiş hem de Ticaret de zenginleşmişlerdir hem babillerin pagan dinleri hem de Babil Kralları ülkede dinsel bir özgürlüğü mutlak olarak vermiştir. öyle olmasaydı Bugün bir Yahudi nüfusunun varlığından zaten söz edemiyor olurduk. Yine Yahudi peygamberlerden olan Yeremya peygamber Eski Ahit’te sürgündekilere tanrının mesajın ilettiği mektubunda “evler yapıp oturun, bahçelerdeki ve meyvelerin yiyin, oğullarına karılar alın, kızlarınız kocaya verinde, oğullar ve kızlar doğursunlar ve orada çoğalın , azalmayın.  Sizi sürmüş olduğum şehrin selametini arayın ve onun için rabbe dua edin. Çünkü onun selametiyle sizde selamet bulursunuz.”

diyerek Onları orada yerleşmeye evler ve bahçeler yapmaya normal bir hayat sürüp toplumsal güvenlik kurmaya teşvik etmiştir. Yeremya ‘nın Sürgünde bulunan Yahudilere gönderdiği bu mektubu sürgündekilerin durumunu en iyi özetleyen belgelerden biridir.

Bu mektupta yer alan tavsiyelerin hayata geçirilmesi Yahudilerin asimile olmadan millet olarak hayatta kalabilmesinin şartı sayılmıştır yine Yahudilerin Sürgün sonrası Babil’deki yaşantıları ile ilgili kitapları taradığınızda bazı bölümlerinde yer alan cümlelerden sonuçlar çıkarılmaya çalışılmaktadır. Yine Yahudi peygamberler Ezra ve kitaplarında sürgündekilerin köle ve cariyesi erkek ve kadın ilahicileri olduğunu Hatta bazıları gönüllü yardımlarda bulunacak kadar zenginliklerini yazar. Bunların dışında bu dönemde Yahudilerin başta kralın Sarayı olmak üzere soylular Sarayı’nda önemli mevkilere geldikleri anlaşılmaktadır. Hatta Babil de birçok yerleşim yerinin adının İbranice olması Yahudilerin kendi yaşam alanlarını özellik olarak olabilmelerini önemli göstergesi. kısaca tarihi haksız bir şekilde büyük bir Kralı daha sonsuza kadar lanetlemiştir sonuçta tarihi yapanlar değil yazanlar bize kendi çıkarları doğrultusunda anlatıyorlar..

Peki para bile Ne oldu nebukadnezar ölümünden çok iyi 23 yıl sonra milattan önce 539 da yükselen bir güç olan ünlü Pers İmparatoru büyük Kiros tarafından işgal ettiği ve tarih sahnesinden silindiler Sümer medeniyetinin hikayesi artık son buldu. Büyük Kiros Yahudilerin ülkelerine dönebileceklerine dair Fermanlar yayınladı ancak bir bölümü dönerken çok önemli bir kısmı daha kalmayı seçti dönenler, Tevrat’ı yazdı, Tek tanrı inancını için geliştirdiği ve günümüz dinlerinin temeline bir tuğla daha koydu işte bütün hikaye budur.

Sümer mitolojisinin dinlere nasıl girdiğini nebukadnezar Aslında nasıl bir kral olduğunu ve günümüz Yahudi dini nasıl şekillendiğini hikayesi budur..

Kaynak: Engin deniz

Continue Reading
Click to comment

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir