Connect with us

DÜNYA

İtbaraklar Kimdir? Tarihte İt Barak var mıdır? Oğuz Kağan destanında bahsedilen ırk!

İtbaraklar Kimdir? Tarihte İt Barak var mıdır? Oğuz Kağan destanında bahsedilen ırk!

İtbaraklar Kimdir? Tarihte İt Barak var mıdır? Oğuz Kağan destanında bahsedilen ırk! Türk dizilerinde son yıllarda ortaya atılmış olan Oğuz Kağan destanında bahsedilen köpek başlılar kimdir haberimizde!

Mitolojik olarak Türklerin atası Oğuz Kağan tarafından iki kez sefer düzenlenmiş ve mağlup ayrıldığı savaş sonrasında bir adaya sığınmak zorunda bırakan bu köpek başlıklı kişilerin savaşa yönelik başarıları adından oldukça fazla söz ettirmişti.

Destan Dizisin ‘de yeniden ortaya çıkan İtbaraklar ise bilindiği gibi Türklere karşı savaşan bir grup değildir. Türklerin akınlarında karşılarına çıkan bir gruptur.

Avrupa’nın farklı ülkelerinde ve bölgelerinde bahsedilen bu ırk farklı isimlerde anılmaktadır. Mitolojik olarak ise başı köpek vücudu köpek olan bir ırk olarak biliniyor.

Cengiz-Han devrinde yazılmış olan Oğuz destanları, daha çok Batı ile ilgileri olan yazarlar tarafından kaleme alınmışlardı. Bu sebeple Oğuz destanlarında köpek başlı insanlar, Kuzey Rusya ile Finlandiya’da gösteriliyorlardı.

DESTAN DİZİSİNDE OLAN İT BARAKLAR GERÇEĞİ YANSITMAMIŞTIR!

İtbarak gerçek mı? Mitolojik olarak itbaraklar ise şu şekilde bilinmektedir.

İtbaraklar Kimdir; Oğuz Kağan destanlarının önemli bir bölümü de, “Köpek başlı insanlar”ın ülkelerine yapılan akınlardı. Türkler bu kavimlere, “İt-Barak” adı veriyorlardı. “İt” sözü, eski Türklerde de, köpek anlamına geliyordu. “Barak da, bir nevi köpekdi”. Bazılarına göre, “Siyah ve tüylü bir köpek cinsi” idi. Fakat bu köpek de, herhalde başlangıçlarda, efsanevi bir köpek olmalı idi. Oğuz Kağan Destanları’na göre, “İt Barak’ların memleketi, kuzey-batıya doğru uzanan, karanlık ülkeleri içindeydi. Oğuz-Han, ‘İt-Barak’ lara karşı bir akın yapmış; fakat mağlûp olarak, dağlar arasındaki bir nehrin ortasında bulunan, küçük bir adacığa sığınmak zorunda kalmıştı. Bu adacıkta, savaşta ölen askerlerinden birinin karısı da, bir çocuk doğurmak zorunda kalmıştı. Fakat buraya sığınan Oğuz Han’ın, ne bir çadırı ve ne de bir evi vardı. Kadın, ağaç koğuğuna girmiş ve orada çocuğunu doğurmak zorunda kalmıştı. Oğuz-Kağan, kadının esenlikle doğum yapmasına sevinmiş ve çocuğa da, Kıpçak adını vermişti”. Eski Türk efsanelerine göre “Kıpçak” sözü, “ağaç koğuğu” anlamına geliyordu. Bildiğimiz üzere “Kıpçak” lar, Altay dağlarının batısından, ta Güney Rusya içlerine kadar uzanan, büyük Türk kitleleri idiler. Herhalde Kıpçak sözü de, çok eski çağlardan beri meydana gelmiş, bir kavim adı olmalıydı. Fakat Türk destanlarını yazanlar, Kıpçak’la “ağaç kovuğu” arasında bir benzerlik bulmuşlar ve bu yolla, Kıpçak Türklerinin türeyişlerini anlatmak istemişlerdi. Az önce de söylediğimiz gibi, “Oğuz-Kağan, ikinci karısını bir göl ortasında bulunan küçük bir adacıktaki ağaç koğuğunda bulmuştu”. Uygurların türeyiş efsanesinde de, “Eski Uygur ataları, iki nehir ortasında bulunan bir odacıktaki, kayın ağacından” doğmuşlardı. Bu örneklerden de kolayca anlaşılıyor ki, bir tarih olayı gibi gösterilen bu akınlarda, Türk mitolojisinin çok eski ve müşterek motifleri, sık sık görülebiliyorlardı.

Gerçi, bu efsane idi. Fakat içinde tarih olayları da yatmaktaydı. Öyle anlaşılıyor ki, bu bölgedeki güzel kadınları Türkler almışlar ve onlardan da, yeni bir nesil meydana getirmişlerdi. Belik Kıpçağın annesi de, güzel bir İt-Barak kadınından başka bir kimse değildi. Sonradan Kıpçak, Oğuz-Kağan tarafından bu bölgelere tayin edilmiş ve kuzey ülkeleri, hep onun soyları tarafında idare edilmişti. “Kıpçak’lar da türkçe konuşuyorlar ve Türk kültürüne sahip idiler”. Fakat Oğuz destanı, Kıpçağı Oğuz-Han’ın soyundan değil, nihayet askerlerinden birisinin neslinden getiriyordu. Kıpçak kuzeylere gitmiş, orada soyları türemiş ve yerlilerle karışarak, yeni akraba bir Türk kavmi meydana getirmişti.

Haberler.com – Gündem
Continue Reading
Click to comment

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir