DÜNYA
Protestoların başlangıcına dikkat! Kazakistan’daki olaylarlarda SSCB detayı
Kanal 7 Ankara Temsilcisiolan Mehmet Acet, “Kazakistan’da son durum, Ankara’nın yaklaşımı” başlıklı yazısında, protestoların başlangıcının Sovyetler Birliği’nin yıkılışının 30’uncu yıldönümüne “denk gelişini” hatırlattı.
Kazakistan’daki protestoları köşesine alan Kanal 7 Ankara Temsilcisi Mehmet Acet, Burhanettin Duran’ın tespitlerinden yola çıkarak, protestoların başlangıcının Sovyetler Birliği’nin yıkılışının 30’uncu yıldönümüne denk gelişini hatırlattı.
Acet ayrıca, Ankara’nın olaylara bakış açısını da yazdı.
İşte Acet’in yazısının tamamı:
Dünyanın herhangi bir yerinde, bir yerden birden bire duman çıkmaya başlamışsa, ciddi bir hadise yaşanmışsa, o işin arkasında bir ‘güdümleme’ olup olmadığını zihninizde tartmaya ‘zamanlama’ üzerinden başlayabilirsiniz.
Hem bizim bu coğrafyada, hem de başka yerlerde ‘Zamanlaması manidar’ lafını literatürümüze yerleştiren, gerçekten de harici müdahale/manipülasyon kuşkusunu beraberinde taşıyan çok olay olmuştur.
Kazakistan’da geçen hafta patlak veren olaylara dair başından itibaren zihinleri meşgul eden önemli bir soru var:
Bu karışıklıklar, belli bir plan çerçevesinde önceden planlanarak, manipüle edilerek, sonuçları hesap edilerek bilinçli bir şekilde mi çıkartıldı?
Yoksa LPG fiyatlarına yüzde yüz zam yapılması üzerine birikmiş bir öfkenin bir anda patlaması ile mi ortaya çıktı?
Kazakistan’daki karışıklıkların başladığı ilk günlerde kulak verdiğim diplomatik bir kaynak, “Bu olaylar başkaları tarafından başlatılmış olmasa bile, gelinen nokta itibarıyla başkaları tarafından kaşımaya müsait hale geldi” demişti.
Olayların bir ‘manipülasyonla’ başlatılmış olabileceğine dair kuşkuları besleyebilecek önemli bir ayrıntıya, Sabah Gazetesi’ndeki köşesinde SETAVakfı Genel Koordinatörü Burhanettin Duran’ın yazısında rastladık.
SOVYETLER BİRLİĞİ AYRINTISI
Neydi o ayrıntı?
Protestoların başlangıcının Sovyetler Birliği’nin yıkılışının 30’uncu yıldönümüne denk gelmiş olması:
Burhanettin Hoca’nın yazısından ilgili kısmı alıntılayalım:
“Kazakistan protestolarının SSCB’nin yıkılışının 30. yıldönümüne denk gelmesi rastlantı mıydı bilmiyoruz. Lakin Kolektif Güvenlik Antlaşması Örgütü’nün (KGAÖ) Cumhurbaşkanı Tokayev’in talebiyle hızla duruma müdahale etmesi asla bir tesadüf değildi.”
2 yıl önce dünya üzerinde yaşayan 8,5 milyar insanın ortak gündemi haline gelen Kovid-19 pandemisi patlak verdiğinde, hem iç, hem dış basında Kovid sonrası dünya nasıl bir dünya olacak sorusuna cevap arayan pek çok tartışma yapılmıştı.
Ekonomik anlamda enerji ve gıda fiyatlarındaki olağan dışı dalgalanmaları, fırlayan enflasyon ve hayat pahalılığını, geride kalan 2 yılın ürettiği ilk ciddi problemler olarak sıralayabiliriz.
Kazakistan’da da böyle oldu.
Enerji üretip satan bir ülkede halkın kullandığı enerjiyle ilgili olağan dışı fiyatlamalar ortaya çıkınca, öfke kabarması oldu.
Protestolar devamında yağma seviyesine varan bir sürece evrildi.
Ankara’da meseleleri güvenlik perspektifinden bakan bir başka kaynaktan enteresan başka şeyler de dinledim.
Mesela şöyle şeyler:
-Din, dil, ırk fark etmeksizin böyle zamanlarda insanlar ‘yabani bir varlığa’ dönüşebiliyor.
-Toplumun alt katmanındakiler, düzensiz hayat yaşayanlar kolayca böyle bir atmosfere sürüklenebiliyor.
-Pandeminin ilk dönemlerinde bazı Avrupa ülkelerinde de ‘yağmalama’ görüntüleri ortaya çıkmamış mıydı? (Marketlerde tuvalet kâğıdı reyonlarını yağmalayanları hatırlayalım)
Bu durumda, en başta birileri bu türden karışıklıklar yaşansın diye bir plan yapmamış olsa bile, Kazakistan örneğinde olduğu gibi zamlara karşı refleks olarak gelişen protestolar kontrolden çıktığında, koca koca ülkeler operasyona açık hale gelebiliyor.
TÜRK DEVLETLERİ TEŞKİLATI’NIN DESTEK AÇIKLAMASI
Kazakistan’daki karışıklıkları sonuçtan hareketle değerlendirdiğinizde, Rusya’nın nüfuzunu genişlettiği sonucunu herkes görebiliyor.
Diğer yandan Kolektif Güvenlik Antlaşması Örgütü’nün (KGAÖ) Kazakistan Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev’in çağrısıyla devreye girmesinin ardından olayların hızlıca kontrol edilmiş olması, iyi bir haber olmakla birlikte, “Nasıl böyle olabildi” sorusunu değersiz hale getirmiyor.
Tokayev dün, başta Rusya olmak üzere üye devletlerden gelen askeri güçlerin iki gün sonra Kazakistan’dan çıkmaya başlayacağını bu çekilmenin en fazla 10 gün süreceğini açıkladı.
Olaylar patlak verdiğinde Rusya’nın, vereceği destek karşılığında Kazakistan’ın Kırım’ın ilhakını tanımasını, Rusça’nın Kazakistan’ın 2. resmi dili olarak kabul edilmesini şart koştuğu yönünde haberler çıkmıştı.
Bu türden taleplerin nasıl karşılık göreceğini ilerleyen dönemlerde görebiliriz.
Dün, Türk Devletleri Teşkilatı, mevcut krizi aşmada Kazakistan yönetimine ve halkına gereken desteği vermeye hazır olduğunu tekrarlayarak, Kazakistan Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev’in halkın refahını artıracak reform gündemine desteğini duyurdu.
Devamının nasıl gelişeceğini izleyeceğiz.