GÜNDEM
Ak Parti’de Süleyman Soylu ve Ömer Çelik Gerilimi sebebi 10 bin dolar!
Ak Parti’de Süleyman Soylu ve Ömer Çelik Gerilimi sebebi 10 bin dolar! Sedat Peker2in çektiği videolardan sonra ak partide ilk çatlaklar oluşmaya başladı, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ‘un kimin aldığını biliyoruz 10 bin doları yakında göreceksiniz dediği ve bunu’da Haber Türk kanalın ‘da canlı yayında demesi kafalar ‘da soru işareti bırakmıştı.
Ak Parti sözcüsü Ömer çelik ise bunun doğru olmadığını elinde belge olan gitsin savcılığa versin demesi ise siyasi Arena’da gerilime sebep olduğu iddia edildi..
İçişleri Bakanı Süleyman Soylunun ise alan bir siyasetçi onu ilerleyen günlerde açıklayacağım ve yargıya söyleyeceğim açıklamasını yapmıştı..
İşte Ömer Çelik ve Süleyman Soylu arasında olan gerilime neden olan o açıklama.
İçişleri Bakanımızın, eski Başbakanımızın, devletimizin hedef alındığını, nereye varılmak istendiğini net olarak görüyoruz. Elinde belgesi, bilgisi olan çıksın kendi siyasetini yapsın, yargı kurumlarına başvursun. Aksi takdirde suç örgütlerinin söylediklerini referans alarak siyasi hesaplaşma içine girmeye çalışanlar ya da görevdeki arkadaşlarımızın istifasını isteyenler başlı başına suç örgütlerinin referansını meşrulaştırmak anlamına gelir. Kendilerini suç örgütlerine kullandırılması anlamına gelir.
Eğer siz suç örgütünün söylediklerini meşru tartışma haline getirirseniz, bazı siyasilerle hesaplaşmanızı suç örgütlerinin söyledikleri iftiralar üzerinden yapmaya çalışırsanız, yarın öbür gün bir başka suç örgütü mensubunun sizinle ilgili iddiaların meşru olduğunu kabul etmiş olursunuz. Siyasetçinin gündemini siyasi ve demokratik irade belirlemiş olmaz, suç örgütleri belirlemiş olur.
Böyle bir tablonun, her suç örgütü mensubu çıksa, partimiz, hükümetimizle ilgili iftiraları başka bir partiyle ilgili yapsa yarın kendileri için söylenen sözleri doğru ve meşru kabul etmiş olurlar. Bu şekilde yaptıklarının siyasi faaliyet olmadığını, gayrimeşru alanı meşru alana taşımak olduğunu bir kez daha ifade ediyoruz.
Bu süre içerisinde en yoğun dış politika gündemini oluşturan konu İsrail’in Filistin’e saldırısıydı. Türkiye’nin diplomatik girişimleri Filistin’den, vicdandan, uluslararası adaletten yana sayın Cumhurbaşkanımızın gayretleriyle oluştu. Bir işgal ve iftira sözlüğü diye bir şey yayınladım. Filistin mazlumlarına karşı Netanyahu hükümetinin saldırısına bunun adını, Netanyahu hükümetinin emir verdiği polisler Filistinli çocukları öldürdü diye çıkmıyor; Filistinli çocuklar öldü diye çıkıyor. Filistinliler direnince deniyor ki, taraflara itidal tavsiye ediyoruz. İsrail’in kendini savunma hakkı vardır deniyor.
Bu saldırının medyatik dili son derece kara propagandadır. Cumhurbaşkanımız 20’ye yakın devlet başkanıyla konuşarak uluslararası iradeyi harekete geçirmek istedi. Bu küresel vicdan harekete geçirilirken Harem-i Şerif’e yapılan saldırıda en güçlü ses Türkiye’den oldu. ABD Cumhurbaşkanımızın ifadesini antisemitizm olarak ifade etti. Bu yaklaşımı kınıyoruz. Cumhurbaşkanımız İslamofobiyi beraber mücadele edilecek konuların en üstüne koymuştur.”
Kaynak: Cumhuriyet