Connect with us

GÜNDEM

Avrupa’nın Türkiye düşmanlığı giderek artıyor

Avrupa’nın Türkiye düşmanlığı giderek artıyor

AB Komisyonu’nun Türkiye raporunu Sputnik’e yorumlayan BM Göçmen İşçiler Komitesi Başkanı Doç. Dr. Can Ünver, birliğin Türkiye karşıtlığının seviyesinin giderek arttığının altını çizerek “Bunun arkasında İslamofobi, ırkçılık ve Türk düşmanlığı var. Avrupa’nın bu aleyhtarlığı zehirli hale geldi” diyor.

 

Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne üye ülkelerle Doğu Akdeniz’de yaşadığı gerilim tırmandığı bir dönemde AB Komisyonu, 2020 Genişleme Paketi kapsamındaki Türkiye raporunu açıkladı. Rapor, aynı öncekiler gibi ülkeye hukukun üstünlüğü ve temel özgürlükler alanlarında sert eleştirilere yer verdi.  AB Komisyonu’nun hazırladığı bu belgede, Türkiye’de demokratik standartlar, hukukun üstünlüğü ve temel özgürlüklere saygı alanında gerileme olduğu, siyasi kutuplaşmanın mecliste yapıcı bir diyalog oluşturulmasını önlediği, yürütmenin meclis tarafından denetiminin zayıf kaldığı görüşleri ifade edildi.

Türkiye’nin Mavi Vatan hedefleri ile AB üyelerinin çıkarlarının çatışması

Raporun bir diğer dikkat çekici noktası ise, Türkiye’nin dış politikasının AB öncelikleriyle zıt düştüğü gerçeğinin vurgulandığı kısım oldu. Doğu Akdeniz’deki gerginliklerin giderek arttığına işaret eden metinde, “AB’nin üye ülkelerin egemenlik haklarına saygı gösterilmesi ihtiyacı” vurgusu yer aldı.

Türkiye’nin Mavi Vatan hedefleri kapsamında Doğu Akdeniz’de yürüttüğü proaktif politikasının başta Fransa ve Yunanistan olmak üzere AB’ye üye ülkeler tarafından hedef alındığı ve Ankara’ya dönük yaptırımların gündemden düşmediği bir dönemde kaleme alınan bu raporu, Birleşmiş Milletler (BM) Göçmen İşçiler Komitesi Başkanı Doç. Dr. Can Ünver, Sputnik’e değerlendirdi.

‘AB’nin oyun oynamamak için mızıkçılık yapan çocuktan farkı yok’

Doç. Dr. Ünver’e göre AB Komisyonu’nun raporunun şaşırtıcı hiçbir tarafı yok. Türkiye’nin geçmişten bu yana AB tarafından bu raporda yer verilen ithamlara maruz kaldığını söyleyen Doç. Dr. Ünver “Ancak bu ithamların dozunun giderek arttığı da ortada. Hem AB ülkeleri hem de bir bütün olarak AB, Türkiye’ye yönelik bu eleştirileri sürekli tekrarlıyor. Türkiye, AB ile bir yola çıktığı için aslında bu eleştirileri son derece hoşgörü ile karşılamaktan ve geçmişten beri birlikle uyum adına pek çok adım atmaktadır. Ancak AB’nin tutumunun oyun oynamaya gönlü olmadığı için sürekli mızıkçılık yapan çocuğun tavrından bir farkı yok. Türkiye’nin bunca yıldır AB’nin kapısında beklemesi de birliğin öteden beri Türkiye’yi içlerine alma niyetlerinin olmadığı şeklinde değerlendirilebilir. Türkiye, AB’nin tüm taleplerini yerine getirse, onların yeni taleplerle geleceğine şüphe yok” yorumunda bulundu.

‘Türkiye’yi gelişigüzel raporlarla eleştiren ülkelerin hali ortada’

Doç. Dr. Ünver “AB, Türkiye’yi demokrasiden, yargı bağımsızlığına hatta ekonomiye kadar pek çok alanda eleştiriyor. Ancak bu eleştirileri yapan ülkelerin kendilerinin ne halde olduğunu da sorgulamak lazım. Brüksel’deki bir takım aklı bir karış havada bürokratları, doğru yanlış ayırt etmeksizin, Türkiye’deki belli kesimlerden aldıkları bilgilerden yola çıkarak bu raporları gelişigüzel bir şekilde ortaya koyuyorlar. Bunu kabul etmek mümkün değil çünkü bu tutum, Türkiye’nin ulusal çıkarlarını hiçbir şekilde kale almayan ve adaletli olmaktan çok uzak bir tutum. Bu bahsettiğim tutumu da Doğu Akdeniz’den Libya’ya pek çok alanda görmek mümkün. BM tarafından tanınan hükümetin yanında yer aldığı için Türkiye yayılmacılıkla suçlanıyor. Adını koyalım; bunun arkasında İslamofobi, ırkçılık ve Türk düşmanlığı var dedi.

‘Dünyanın pek çok yerinde göçmenlere eziyet edilirken, Türkiye onları yıllardır sorunsuz ağırlıyor’

Doç. Dr Ünver, Avrupa’nın göçmen meselesine yönelik yaklaşımının, konuyu insan hakları meselesinden tamamen uzaklaştıran nitelikte olduğunun altını çizerek şunları söyledi:

Avrupalı ülkeler, ‘bunlar benim topraklarıma’ gelmesin şeklinde bir yaklaşım içerisinde. Türkiye ile herhangi bir şekilde yükü paylaşmaya kesinlikle yanaşmıyorlar. Avrupa’nın bu tutumuna rağmen, o insanlar Türkiye’de, bir kaç çatlak sese rağmen, yıllardır hiç sorunsuz şekilde ağırlanıyorlar. Yunanistan’da özellikle Midilli Adası’nda yaşananlar kabul edilebilir değil. Ayrıca sadece Yunanistan değil pek çok diğer ülke de o çaresiz insanlara, özellikle Kovid-19 döneminde onları tedavi etmeyip ölüme terk ederek, resmen eziyet etti. Bütün bunlar olurken, rapor Türkiye’nin sürdürdüğü insani tutuma yalnızca değinip geçmekle yetiniyor.” 

‘Avrupa’nın Türkiye aleyhtarlığı zehirli hale geldi’

Batılı ülkelerin Dağlık Karabağ krizinde de yanlı bir tutum sergilediğini aktaran Doç. Dr. Ünver “Bu meselede de kesinlikle Ermenistan’ı tutar bir tavırları var. Azerbaycan halkının Türk asıllı olması onları fevkalade rahatsız ediyor. Türkiye’nin aslında fiilen sahada olmamasına rağmen bir takım Avrupa basınında son derece yanlış, taraflı ve Avrupa’daki Türkiye aleyhtarlarının dolduruşlarına dayalı yayınlar yapılıyor. Bunlar kabul edilebilir değil. AB ise Türkiye’ye dönük ‘ne umduran ne öldüren’ tavrını ısrarla sürdürüyor. Hal böyle olunca, Türkiye aslında Avrupa Birliği’nden iyice uzaklaşıyor. Fakat her şeye rağmen Türkiye uygar duruşunu, başından beri savunduğu politikasından da vazgeçmiyor. Ancak maalesef gelinen noktada, Avrupa’nın Türkiye aleyhtarlığının dozajı zehirli hale geliyor diye anlattı.

‘Türkiye’ye karşı haksız olan Yunanistan’ı savunup demokrasiden, haklardan bahsediyorlar’

AB’nin Yunanistan’ın Doğu Akdeniz’deki tezlerinin hukuksuzluğuna rağmen Ankara’ya karşı hep Atina’yı savunduğunu hatırlatan Ünver “Yunanistan, İspanya’daki Sevilla Üniversitesi’nde para verip yaptırdıkları bir haritayı sanki büyük bir gerçeklikmiş gibi ortaya koydu. Aslında onların tezleri ne uluslararası hukuka ne de hakkaniyete sığıyor. Ama ondan sonra bakıyorsunuz, Türkiye’ye karşı Yunanistan’ı, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne karşı daima Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ni tutarlar. Bundan sonra tutup demokrasiden, insan haklarından, ondan bundan bahsederler. Bunlar artık kabak tadı verdi. Mutlaka tekrar herkes önüne bakıp, yeni tavırlar edinmek için düşünmeliler diye düşünüyorum. Çünkü bu böyle gitmez” diye ekledi.

Continue Reading
1 Comment

1 Comment

  1. Polat

    8 Ekim 2020 at 18:31

    Avrupanın çekemesi değil bizleri içimişzde olan kutuplaştırma öldürecek. Kahvede siyasetin işi ne?

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir