GÜNDEM
Partizanlık, Bir siyasi liderin her dediğine evet demenin acı kayıpları!
Aslında hepinizin bildiği ama bir türlü isimlendiremediği konu, Bu kadar haksızlık varken neden hala bir şahsi , onları kurtaracağını düşünüyorlar.. onda olmayan meziyetleri onda varmış gibi taparcasına ona yüklüyorlar..
Bunun çok basit bir cevabı var
Stockholm sendromu..
Bilmeyenler için kısaca bahsedelim.
Stockholm sendromu, rehinenin kendisini rehin alan kişiyle olası diyalog sürecinde oluşan, duygusal anlamda sempati ve empati oluşması olarak özetlenebilecek psikolojik durumu anlatan bir terimdir. Psikiyatr Nils Bejerot tarafından adlandırılan sendrom, ismini 1973 yılında İsveç’in başkenti Stokholm’de yaşanan bir olaydan almaktadır. Banka soyguncusu tarafından altı gün boyunca rehin tutulan bir kadın, soyguncuya duygusal olarak bağlanır. Serbest kaldığında soyguncuyu savunmakla kalmaz, nişanlısını terk ederek kendisini rehin alan banka soyguncusunun hapisten çıkmasını bekler.
Aynı yerde diğer bir kişi ise vurulmasına rağmen beni öldürmek istemedi sadece vurdu o suçsuz dediği kayıtlara geçmiştir ve asla şikayetçi olmamıştır.
Bunla ilgili aslında pek çok örnek var anlamanız için bir örnek daha vereceğim, iğrenç bir örnek
Küçük yaşlarda kaçırılarak bir demir parmaklık içerisinde evde tutulan ve defalarca tecavüz edilen kız, yaşı ilerler, ona tüm kötülüğü yapana karşı hissi kuvvetlenir tecavüz eden şahıs onu serbest bırakır, beraber vakit geçirirler bir kız evden kaçar, kişi intihar eder kız duygusal olarak ona bağlı olduğundan acılar çektiği o evi kiralar ve orada yaşamaya devam eder, aşıktır..
Bunla ilgili çalışmalar günümüzde halen devam etmekte..
Bunu bir dörtlükle anlatmak gerekirse
Azrailine aşık olmuşsa bir millet,
İster ezan dinlet, ister çan dinlet
İtiraz etmiyorsa sürü gibi illet
Müstahaktır ona her türlü zillet! ..
Tüm bu örnekler günümüzde özellikle demokratik yoldan saparak, farklı arayışlara giren kişileri anlatan durumunun anahtarı da diyebiliriz.
Bir çok insanın kurtarıcı olarak gördüğü kişilerin veya siyasi anlamda taparcasına her dediğine evet demenin de durumu bana göre budur.
Siyaset kirli bir yoldur, yalanı çoktur. Önemli olan ise aslında insanların kendilerini zayıf gördüklerinden taparcasına bir kişiye bağlanmalarıdır..
Particilik veya partizanlıktır bunun diğer adı..
Medeniyet olarak geriliyorsak bazı sorulara cevap vermemiz gerekiyor.
Hemen bir örnek verelim..
Bir çocuğunuz olduğunu hayal edin .. yaşı ilerliyor..
Öğretmen olmak istedi veya farklı bir meslek
Kızım veya oğlum sen aldığın eğitim ile Almanya veya farklı bir ülkede öğretmenlik yapabilir misin?
Veya
Kızım sen almış olduğun bu eğitim ile Amerika’da doktorluk yapabilir misin?
Oğlum sen aldığın eğitim ile İngiltere’de robot yapabilir misin
Kızım sen aldığın eğitim ile mesleğini Japonya’da yapabilir misin?
İşte bu sorulara cevap verecek düzeyde değilseniz kusura bakmayın ilerleyemediniz, gençliğine bir şey katmıyorsa birileri, geneleceğiniz artık garanti altında değil. Bir kişinin iki dudağın arasındadır..
Belki de sizde bundan nasibiniz yıllarca aldınız ama fark edemediniz.. Kim bilir hasta o değil belki de sizsiniz..
Halan kurtarıcı bekliyorsanız onunda cevabını ise çoktan verilmiş..
Ey Türk gençliği! Birinci vazifen; Türk istiklalini, Türk cumhuriyetini, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir.
Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek dâhilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, istiklal ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şeraitini düşünmeyeceksin. Bu imkân ve şerait, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklal ve cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dâhilinde iktidara sahip olanlar, gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri, şahsi menfaatlerini müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakruzaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir.
Ey Türk istikbalinin evladı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen, Türk istiklal ve cumhuriyetini kurtarmaktır. Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur.
Babakuş