Üsküdar’daki deprem toplanma alanı ve çocuk parkı Ak Partili Alpay Tarhan’a devredildi! Yıkı görüntülerine tepki yağdı!
Üsküdar’daki deprem toplanma alanı ve çocuk parkı Ak Partili Alpay Tarhan’a devredildi! Yıkı görüntülerine tepki yağdı! Üsküdar halkının tepkisine sebep olan konuyla alakalı Ak parti henüz açıklama yapmadı.
Bölge halkı yıkıma karşı olduklarını bölgenin aynı şekilde çocuk parti ve deprem toplanma alanı olarak kalmasını istediğini belirtiliyor.
Ak parti Üsküdar belediyesi ‘de konuyla alakalı açıklama yapmazken, sosyal medyadan tepki yağıyor!
İstanbul’un Üsküdar ilçesinde bulunan Kandilli’de, içinde tarihi yapı bulunan, deprem toplanma alanı ve bölgenin tek çocuk parkı, bir dönem AKP’den milletvekili adayı da olan Alpay Tarhan’ın yönetiminde bulunduğu Sürgü Gayrimenkul’e 25 yıllığına devredi. Bölge halkı ise arazinin “ticari faaliyetlere kurban gitmesi” yerine tekrar halkın kullanımına açılmasını talep ediyor.
İstanbul’un tarihi semtlerinden Üsküdar’ın Kandilli Mahallesi’nde bulunan ve 1994 yılından günümüze kadar semt sakinlerinin tek çocuk parkı ve spor sahası olarak kullandığı bölge, İstanbul Vakıflar 2. Bölge Müdürlüğü tarafından yapılan bir ihale ile kiralama ve işletme hakkı verilerek 25 yıllığına devredildi.
Mülkiyeti Sultan Mahmud-u Hanı Evvel Vakfı’na ait olan ve AKP’li Üsküdar Belediyesi tarafından çocuk parkı olarak kullanılan arsa, belediye tarafından çocuk parkı kısmı sökülerek Aralık ayının başında boşaltıldı.
Bölge halkından edinilen bilgiye göre, inşaata başlanan alan, bir dönem AKP’den milletvekili adayı olan Alpay Tarhan’ın yönetiminde bulunduğu Kandilli Holding’e bağlı Sürgü Gayrimenkul kiraladı. Geçen hafta itibarıyla da kiralanan bölgenin de çitle çevrilmiş durumda olduğu görüldü.
Kandilli Mahallesi’nde yaşayan yurttaşlar ise 30 yılı aşkın kullandıkları alanın “ticari faaliyetlere kurban gitmesini” gerekçe göstererek karşı çıkıyor ve direnişlerini sürdürüyor.
“AKP KLASİĞİ BİR ‘GİRİŞİMCİ’ PROFİLİ”
Öte yandan Alpay Tarhan’ın geçmişine bakıldığında, kendisi aynı zamanda 2018 yılında faaliyete geçen Hz. Hatice Vakfı‘nın kurucusu. Tarhan, 2012 yılında da, savunma sanayinde faaliyet gösteren eski kayınpederi Orhan Kanburoğlu ile birlikte “çete” kurma iddiası ile gözaltı da alınmış ve serbest bırakılmıştı. Öte yandan Kanburoğlu’nun, dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın adını kullanarak iş yaptığı da iddia edilmişti.
Sözcü gazetesi yazarı Serpil Yılmaz, Alpay Tarhan’ın önlenemez yükselişini dün köşesine taşıdı. Yılmaz, bölgenin kiralanmasını ise “Kandilli’de mahalleliyi ayağa kaldıran tarih talanının altından, AKP klasiği bir ‘girişimci’ profili çıkıyor” değerlendirmesini yaptı.
“SIRTINI İÇİŞLERİ BAKANLIĞI’NA YASLADI”
Yılmaz’ın yazısında Tarhan’ın, devletin farklı kademelerinde kök salması ve ‘sırtını İçişleri Bakanlığı’na yasladığına’ dair şu bilgileri yer alıyor:
“Tarhan, Hz. Hative Vakfı’nı Habertürk TV’nin 10 Mayıs 2020 tarihli yayınında şöyle anlatıyor:
İki misyonumuz var; birincisi müminlerin annesi Hz. Hatice’mizi anlamak ve anlatmak, ikincisi müteşebbis iş kadınları için ciddi çalışmalar yapıyoruz.
Hz. Hatice Vakfı, Covid-19 salgınıyla birlikte 24 ilde sokağa çıkma yasağı ilan edildiğinde, “Cennet Anneleri” projesini başlattı 81 ilin tamamında 100 yaş ve üzerinde 5 bin 529 anneyi, Vefa Sosyal Destek Grubu’yla birlikte anneler gününde ziyaret etti. Sakarya’da bu anneler adına 30 bin metrekarelik alanda hatıra ormanı oluşturdu.
Aynı zamanda İçişleri Bakanlığı’na bağlı olarak jandarma, polis, bekçi ve AFAD çalışanlarından oluşan Vefa Sosyal Destek Grubu’na da 39 motosiklet bağışladı.
“TİCARİ BİR AMACA YÖNELİK KULLANILACAK DURUMA NEDEN GETİRİLİYOR?”
Söz konusu alanın kafeterya, restoran ve büro gibi ticari fonksiyonda kullanılacağı bilgisinin yer aldığı ihale şartnamesinde alan ayrıca Boğaziçi İmar Planları’nda çocuk park alanı olarak gözüküyor.
Konuyla ilgili bilgi veren CHP Üsküdar İlçe Başkan Yardımcısı Zülfükar Güneş Gülaydın, “Burası 25- 30 yıldır bu şekilde duruyor. Neden Üsküdar Belediyesi burayı vakıflar ile yaptığı bir protokolle devralmadı? Neden burayı halka kazandırmadı? Halk için olan şeyin halk adına kullanımını neden devam ettirmedi? Söylemimizin aslında temel nedeni de buydu. Sonuçta iki tane kamu idaresinden bahsediyoruz, ortada bir park var. Burası büyük İstanbul depreminin artık kaçınılmaz olduğu bir süreçte ve böyle bir riskin olduğu bir dönemde bu kadar kıymetli öneme sahip. Bu deprem toplanma alanı neden yok ediliyor? Kandilli’de yer alan böylesine bir park neden yok ediliyor? Burası ticari bir amaca yönelik kullanılacak bir duruma neden getiriliyor?” sorularını yöneltti.
“YAPILAN BU İHALE RANTA HİZMET ETMEKTEDİR”
CHP Üsküdar Belediye Meclis Üyesi Ayça Betül Kını Mete de Cumhuriyet’e yaptığı açıklamada, “Burası Kandilli halkının dede, çocuk, torun şeklinde 1994 yılından günümüze kadar çocuk parkı ve basket sahası olarak kullanılan, hem içinde tarihi eser hem de anıt ağaçlar bulunan alandır. Yapılan bu ihale, Kandilli halkının yararına olmayıp ranta hizmet etmektedir. Bu yolda da Kandilli halkının sonuna kadar yanındayız” dedi.
BÖLGE HALKI MÜCADELE EDİYOR
Kiralanan bu alan, Kandilli sakinlerinden alınan bilgiye göre 1994 yılından günümüze çocuk park alanı ve spor sahası olarak kullanılmış durumda. Toplum arasında da kamuda da Boğaziçi Parkı olarak biliniyor. Yine AFAD’ın internet sitesinde deprem toplanma alanlarında da Boğaziçi Parkı olarak geçiyor. Sahil şeridi ve merkezi olarak değerlendirildiğinde de Kandilli’nin en stratejik öneme sahip deprem toplanma alanlarından birisi olduğu belirtiliyor.
Parkın çocuklara iadesini isteyen bölge halkı dilekçeriyle birlikte İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na, Boğaziçi İmar Müdürlüğü’ne, Tabiat Varlıkları Kurulu’na, İstanbul 6 No’lu Koruma Kurulu Başkanlığı’na, Üsküdar Belediyesi’ne ve Vakıflar Genel Müdürlüğü 2. Bölge’ye müracaat etti.
Bölgenin “deprem toplanma alanı” da olan parkın “ticari alan” olarak kiralanmasına karşı çıkan Kandilli sakinleri ise ihalenin iptal edilip çocuklarının tekrar parka kavuşması için mücadelelerini sürdürüyor.
Kandilli Mahallesi yurttaşları, Boğaziçi ön görünümünde, içinde korunması gereken tarihi yapı ve anıt ağaç bulunan arazide inşaat faaliyetinin Boğaziçi Kanunu’na da aykırı olduğunu hatırlatarak inşaatın derhal durdurulmasını talep ediyor.