SİYASET
15 Temmuz Darbe Gecesi CHP ne Yaptı?
15 Temmuz Darbe Gecesi CHP ne Yaptı? 15 Temmuz’un yıl dönümün ‘de Sözcü gazetesi yazarı, Türkiyenin en iyi araştırmacı Gazetecisi olan Uğur Dündar yazdığı köşe ile dikkat çekti.
Binlerce kişinin göz altına alındığı yüzlerce kişinin Şehit Olduğu Darbe gecesin ‘de meclis ‘de birlik ve beraberlik için bombalanırken konuşan onlarca, yüzlerce Vekil’in görüntüleri sosyal medyada dolaşıyor.
Gazi ve şehitlerimizin ise tek istediği ise buna sebep olanların hesap vermesi olarak adlandırılırken, Darbe’nin araştırma komisyonu ve siyasi ayağı ise halen araştırılmaması ise tartışılmaya devam ediyor.
Konuyla Alakalı Uğur Dündar şu şekilde bir yazı kaleme aldı!
CHP’nin üretken ve cesur isimlerinden İstanbul Milletvekili Aykut Erdoğdu anlatıyor:
“15 Temmuz (2016) gecesi, saat 21.00 civarında tuhaf şeyler olmaya, silah sesleri duyulmaya başladı. Twitter’da kimi kimyasal saldırıdan bahsediyor, kimileri de terör eyleminden… Allah sizi inandırsın, darbe olacağı aklımın ucundan geçmiyor. 21.30 civarında Uğur (Dündar) ağabey aradı. Bana ‘Belli ki bir darbe girişimi var. Bu ülke darbelerden çok çekti. Sayın Genel Başkanı’nı bul ve her ne pahasına olursa olsun CHP’nin tüm gücüyle bu darbeye karşı çıkması gerektiğini söyle…’ dedi. Evde olduğumu belirtince de CHP’nin Meclis’te hemen toplanmasının ve ne yapıp edip bu darbeye karşı durulmasının zorunluluğunu tekrarladı.
Yaklaşık 15 dakika sonra Soner Yalçın’la konuştum. Allah var, hakkını teslim edeyim; o da Uğur ağabey gibi konuştu. Demokrasi adına direnmemiz gerektiğini belirtti.
Genel Başkanımız o sırada uçakta olduğundan ulaşamadım.
Hiç düşünmeden beylik tabancamı ve yedek şarjörü aldım, eşim ve çocuğumla vedalaşıp doğruca partimizin Genel Merkezi’ne gittim. Yöneticilerden Levent Gök, Bülent Tezcan, Tekin Bingöl ve Özgür Özel oradaydılar. Sonradan 15-20 milletvekilimiz daha geldiler.
O sırada Genel Başkanımız aradı. Uçağı Atatürk Havalimanı’na inmişti. ‘Derhal Meclis’e gidiyor ve Genel Kurul’u toplayarak darbeye direniyorsunuz’ dedi.
Bu arada çatışmalar başlamış, F-16 savaş uçakları alçaktan uçuşa geçmişlerdi. Genel Merkezimizin darbeciler tarafından bombalanacağını ya da basılacağını düşünerek tahliye etme kararı aldık ve personeli evlerine gönderdik. Araçsız kalmıştık. Aklımıza Özgür Özel, Veli Ağbaba ve benim ortaklaşa aldığımız kaplumbağa Volkswagen arabamız geldi. Külüstür arabaya atlayıp Meclis’in yolunu tuttuk.
Giderken önümüz sıra tozlar kalkıyor, F-16’ların gök gürültüsünden bile ürkütücü sesleri geliyordu. Meğer gördüklerimiz toz falan değilmiş, helikopterler yolu tarıyorlarmış!
Meclis’e geldiğimizde bir de ne görelim? Kapılar kapalı değil mi? Kırmak üzereyken açıldı…
Derken AKP’liler de geldiler. Bize sarılıp öpüyorlar bu tarihi duruşumuzu yere göğe sığdıramıyorlardı. Herkese ceketler bulundu ve Genel Kurul Salonu’na girdik. Özgür Özel, tarihe altın harflerle geçecek bir konuşma yaptı. ‘Hainlerin darbe girişimini omuz omuza vererek püskürteceğimizi ve bunun için her şeyi göze aldığımızı’ söyledi.
Bekir Bozdağ kürsüdeyken Meclis’e ilk bombalar düştü. Tavandan kopan parçalar arasında yanına gidip konuşmasını bitirinceye kadar orada duracağımı ve bu gece demokrasi tarihimiz için şanlı bir sayfa yazılacağını söyledim.
İri beton parçaları üzerimize yağmaya devam edince mecburen bodrum katına indik. AKP’liler bize teşekkür üstüne teşekkür ediyor, geçmişte bazı yanlışlar yaptıklarını ama canlarımızı ortaya koyarak demokrasiden yana sergilediğimiz bu cesur tavrı hiç unutmayacaklarını söylüyorlardı.
Bodrumda savaş sığınağı vardı ama orayı açacak görevliler yoktu. Ortalık toz toprak içindeydi. İki seçeneğimiz vardı. Ya toz dumandan boğulacak ya da dışarıya çıkıp çatışmada vurulacaktık. Bodrumda AKP’li Salim Uslu ve bazı milletvekili arkadaşlarla demokrasi adına zafer işareti yaptığımız bir fotoğraf çektirdik. Sonradan bazıları fotoğraftaki diğer kişileri çıkararak sadece beni gösterip o işaretle darbecileri desteklemişim gibi alçakça bir iftiranın malzemesi yaptılar.
Neyse… O sırada Tayfun adlı gencecik bir polis silahının namlusuna mermi sürerek dışarıya yöneldi. Ben de arkasından. Zaten bodruma bile yağmur gibi beton parçaları düşüyordu.
Dışarıda kan gövdeyi götürüyordu…
Şimdi kalkmışlar Genel Başkanımızın Bakırköy Belediye Başkanı’nın evinde saklandığını söylüyorlar. Ne yapacaktı? Havalimanına indiğinde çatışma vardı. Başbakan Binali Yıldırım mecburen Ilgaz Tüneli’ne girmişti, en büyük hedef olan Cumhurbaşkanı’nın uçağı haklı olarak havadaydı… Evet, Kemal Bey ne yapacaktı?.. Darbecilerin kendisini hedef alacaklarını söyleyip, güvenli bir yere gitmesi gerektiğini kendisine biz telkin ettik.
Yürekleri yetiyorsa Özgür Özel’in o akşamki demokrasi tarihine geçecek konuşmasını, CHP Meclis Gurubu’nun AKP ve diğer partilerin milletvekilleriyle omuz omuza vererek sergiledikleri muhteşem direnişin görüntülerini çıkarıp yayınlasınlar.
Ama işlerine gelmez!.. Sadece bazı görüntüleri çarpıtıp, bize iftira atmak için kullanırlar…”
Aykut Erdoğdu sitemlerinde çok haklı. Zira iktidar sözcüleri o geceden sonra şöyle konuşabilirlerdi:
“15 Temmuz FETÖ’cü hain darbe girişimi, milletimizin zor zamanlarda siyasi görüş farklılıklarını bir yana bırakıp tek yürek halinde kenetlenerek, ülkesine ve demokrasisine sahip çıktığını tarih önünde bir kez daha göstermiştir. Bu demokrasi destanının yazılmasında katkısı olan herkese teşekkür ederiz…”
15 Temmuz şehitlerini minnet ve rahmetle anıyorum. Ruhları şad olsun…
kaynak: Uğur Dündar